22 Eylül 2010 Çarşamba

çünkü kötülük ölümden hızlı koşar..

Ne güzel deyim değil mi kuyruğunu kıstırıp oturmak.. Hep merak etmişimdir insanlar kuyruklarını kıstırıp nasıl oturabiliyorlar diye. Tabi fazla merak yine bünyeye zarar ya neyse orasını karıştırmayalım.


Şimdi efendim, ben kuyruğumu kıstırıp oturamıyorum. Mesela şu sıralar gündemden düşmeyen, henüz nereye açıldığını anlayamadığım ama onunla yatıp kalktığım Kürt açılımı hakkında kuyruğumu kıstırıp oturmayı çok isterdim ama ben mideme hapsetmeye çalıştıkça kalbime kaçan bir his, bir haykırış belkide beni oturtmuyor.

Burada tarihe, siyasete, toplum bilimine ve insan psikolojisine girerek bi türlü açılamayan Kürt açılımını evirip çevirmemi bekliyordunuz değil mi.. daha çok beklersiniz..
Belki anayasanın nasıl eğilip büküldüğünü, toplumun nasıl köleleştirildiğini yada belki insanları hapishanelerde nasıl işkenceye maruz kaldığını anlatmalıyım.. Belki medyanın nasıl tekelleştirilmeye çalışıldığından, insanların gittikçe bağnazlaştığından yada insanların para kazanabilmek için dinlerini dolayısı ile imanlarıı hatta belki tanrılarını kirlettiklerinden bahsetmeliyim.

Gecenin ilerleyen saatinin bütün gün çalışmanın vermiş olduğu yorgunlukla hafızamdan şu an için sildiği daha bir sürü konu hakkında yorumlarımı sizlerle paylaşabilirim ama bunu yamayacağım...

Dün Sokrates in savunmasını okudum ve belki pek çok insan gibi etkilendim.. Bildiğimiz üzere kötülük heryerde, hertaşın altında hatta insanların kalplerinde.. Bize düşende yılmadan, bıkmadan, usanmadan insanlara iyiliği öğretmek olabilir ancak.. Ölümden kormadan.. Çünkü kötülük ölümden hızlı koşar..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder