28 Ekim 2011 Cuma

DİKKAT!ÖLÜM TEHLİKESİ


Düşünün ki, bir baygınlık geçirmişsiniz, gözlerinizi açtığınızda farkediyorsunuz ki toprağın altındasınız, heryer kapkaranlık, üstünüzde belki tonlarca ağırlıkta toprak, yerin kaç kat altındasınız, bilmiyorsunuz.. Belki başınızı çarptınız, sızlıyor.. Belki bacağınız yada kolunuz kırık, yavaş yavaş acıyı daha da çok hissediyorsunuz. Zihninizi yokluyorsunuz, ne oldu, neden burdayım diye soruyorsunuz kendinize derken hatırlamaya başlıyorsunuz, evinizde koltuğunuzda oturmuş televizyon izliyordunuz ve bir titreme hissettiniz, avizeye baktınız sallanıyor, derken gümbürtü ile beraber sizi sağa sola savuracak şiddette bir sarsıntı.. Sonra çığlıklar, ağlamalar, dua sesleri.. herkes hepbir ağızdan bağırıyor derken büyük bir gümbürtü ile yer ayağınızın altından kayıp gitti..

Şimdi nerde olduğunuzu biliyorsunuz, eviniz üzerinize çöktü, 6 katlı apartmanın en alt katında siz oturuyordunuz. Serin kanlı olup kurtarılmayı beklerken, hayatta kalabilmek için su arıyorsunuz, yok! Çığlık atıyorsunuz sesinizi duyan yok, saatler geçiyor, tuvaletiniz geliyor.. Kendinizi zorluyorsunuz, biraz daha bekliyim biraz daha bekliyim derken altınıza yapıyorsunuz.. Enkaz altında belki de en değerli şeyiniz aslında dışkınız.. onu yiyerek veya içerek bir süre daha hayatta kalabilirsiniz belki.. Bunu düşünüyorsunuz; utanç, miğde bulantısı, isyan ve acıma.. kendine acıma.. kendinize acıyorsunuz.. aklınızı kaçırmamak için, hayatta kalmak için.. herşeyi bir kenara bırakıp, sadece hayatta kalmaya odaklanıyorsunuz. Derken sesler duymaya başlıyorsunuz, iş makinalarının sesleri.. onlara sesinizi duyurmaya çalışıyorsunuz.. Üzerinizde sizin gibi bağırıp, yaşadığını bildiren başkaları da var.. Yavaş yavaş sesler yaklaşıyor.. Sesler yaklaştıkça gücünüz azalıyor ve bayılıyorsunuz.. Bir süre sonra kendinize geldiğinizde ise, sesler çoktan gitmiş.. Artık ölümle yüzyüzesiniz, ne sesinizi duyan, ne de size yardım için uğraşan birileri var.. Siz artık bir ölüsünüz. Diri diri toprağa gömüldünüz!

1999'da 7.günde bir erkek çocuğu kurtarılmıştı, üstelik 99 depreminde ekiplerin organize olamadığı söylenmesine rağmen bu mucize yaşanmıştı. Şimdi arama kurtarma ekipleri neden vazgeçti, neden geri dönüyorlar?
Doğuda batıda, ülkenin heryerinde, millet seferber olmuş yardım göndermek için çalışıyor. Milyonlarca yardım toplandı, toplanıyor ancak hala yeterli çadır bölgeye dağıtılabilmiş değil.
Dışarıdan gelenler yardımları yağmalıyor! tırlar, kamyonlar durduruluyor ve yağmalanıyor. Bunun önüne geçilemiyor.
Bölgeye uzmanlar 2 kattan yüksek ev yapılamaz derken, yapılan 6 katlı Sevgi Apartmanları! onların pişkin müteahhitleri, utanmadan çalmadım, çırpmadım yalanları söylüyorlar televizyonlarda..
Afet yönetiminde üstün başarı gösterdiği için kahraman ilan edilmesi gerekir denilen bir kurum..
İktidara yüklenen muhalefet, muhalefete içini döken, söven  iktidar..
Tüm bu olanlardan nemalanmaya çalışan provakatörler..
Tüm bunların yanında oturduğu evin, çalıştığı iş yerinin, hergün üzerinden geçtiği köprünün yada altgeçidin her an çökebileceği çünkü vicdansız, şerefsiz, haysiyetsiz çalışanların ceplerini doldururken aklına bile gelmediklerini kesin olarak anlamış, içinde bulunduğu her türlü yapının ÖLÜM TEHLİKESİ taşıdığının farkına varmış insanlar..
Sadece bunun için toplanmış olan; düşünüldüğü zaman rahatlıkla idrak edilebilecek adı üstünde DEPREM VERGİSİNİ; eğitime, yol yapımına, sağlığa harcadığını söyleyip buna inanılmasını bekleyen çıplak krallar..
Daha fazla yardım yapmak isteyen ancak gerçekten ihtiyacı olan insanlara ulaşacağına emin olamayan bir sürü insanın çaresizliği..
Toprağın altındaki insanlar, toprağın üzerinde evlerini kaybetmiş, yakınlarını kaybetmişler, yaralılar, kurtarma ekipleri, yardım için bölgede canla başla çalışanlar, kalpleri acıyanlar, yardım etmek için bulundukları yerlerde çırpınanlar.. dua edenler, yardım toplayanlar..
Az yada çok, öyle yada böyle.. hepimiz yara aldık. Yaralarımızı topyekün sarmaya çalışırken, uğraşırken, didinirken,  birlik olabildiğimizi görmek içimize azıcık su serpilmiş olsa da, aklımızda hep aynı kuşku.. Deprem eskiden de vardı, bundan sonra da hayatlarımızın içerisinde olacak ve birşeylerin değiştiğine, değişeceğine inanmak çok güç ne yazık ki..  Farkında olmasak bile, o ana, toprağın altında, sesimizi duyurmak için gücümüzün tükeneceği o son ana çok yakınız aslında.. Acil olarak birşeyler yapmaz, yapılmasını sağlamazsak, hepimiz kapılarımıza "DİKKAT! ÖLÜM TEHLİKESİ" yazsak, yeridir!

12 Haziran 2011 Pazar

Nazlıcan'ın Babasına

imdat diye fısıldadı
uzaktan bir ses
hani karabasanda
avaz avaz bağırırsında
çıkmaz ya sesin o hesap..

kalbimizden geldi o fısıltı
vicdanımızdan

insan olmak dedik
haksızlıklar karşısında
bir olmaktır
omuz omuza yürümektir karanlığa..

doğrularımız hep bir olmasa bile
yollarımız aynı olsun dedik
içimizde memlek sevdası
özgürlük inancı

savaşmadık aslında
sadece inandık
içimizdeki insana
hesapsızca, çıkarsızca
bir umuda inandık..

uzattık elimizi
3 yıldır hapis yatan
memleket sevdalısına
insanlığına inandığımız
sesini duyduğumuz için..

yetmedi uzattığımız eller
içinde bulunduğu çukurdan çıkarmaya..

dayan sadece dayan
güzel insan
bugünlerde geçecek
elbet birgün
hak yerini bulacak..
inan!